Aşağıda homoseksüel eylemlerin ahlaki doğası ya da durumuyla ilgili üç deneme (I-II-III) bulunmaktadır. I. İnsan eylemlerinin ahlakiliği, doğal yasa, cinsel eylemin doğal amacı ve homoseksüel eylemlerin ahlaki doğası ya da durumunu, II. Doğru iş-doğru araç veya doğru iş-doğru yol/yöntem kuralını, erkek ve kadın cinsel organlarının uyumunu, vajinal ve anal cinsel ilişki biçimlerini, III. Sapkın yeti argümanını ele almaktadır. Her üç denemede de 600 kelime üst sınırı –mecburen- aşılmıştır, I. 729, II. 734, III. 794 kelimedir.
Homoseksüel Eylemler–I
Bu konu, daha önce iyi(lik)-kötü(lük) konusunun ele alındığı denemede temellendirilmiştir. İnsan eylemlerinin ahlakiliği, 1) Seçilen nesneye, 2) Niyete ya da hedeflenen amaca, 3) Eylemin gerçekleştiği koşullara bağlıdır ve bunlar –cinsel eylemler de dâhil- insan eylemlerinin ahlakiliğinin kaynakları/kurucu unsurlarıdır. Seçilen nesne, iradenin kendisini bilinçli olarak yönlendirdiği bir iyidir; niyet, iradenin sona doğru bir hareketidir, eylemin hedefiyle ilgilidir; sonuçlar da dâhil olmak üzere koşullar, ahlaki bir eylemin ikincil unsurlarıdır, insan eylemlerinin ahlaki iyiliğini veya kötülüğünü artırabilir veya azaltabilirler, ancak kendi başlarına eylemlerin ahlaki niteliğini değiştiremezler, kendi içinde kötü olan bir eylemi ne iyi ne de doğru yapabilirler.[1]
Cinsel yetilerimizin doğal amaçlarını ya da sonunu gerçekleştiren cinsel eylemler iyidir. Doğal amacına göre düzenlenmemiş herhangi bir eylem, düzensiz/bozuk bir eylemdir ve cinsel eylemlerde de böyledir. Cinsel eylemler, duygusal ve bedensel birleşmeye ve çocukların üremesine yönelik erkek ve kadının tamamlayıcı doğasını içeren belirli bir amaç taşır. Erkek ve kadın cinsel organlarının birbiriyle uyumuna, işlevlerine ve cinsel ilişki sürecine bakıldığında, bu açıkça görülür. Erkek ve kadın cinselliğinin tamamlayıcı doğasına ve cinsel ilişkinin üreme amacına aykırı olan cinsel eylemler, özünde düzensiz/bozuk eylemlerdir. Dolayısıyla, cinsel eylemlerde sözü edilen iki amaç birbirinden ayrılmaz: 1) Birleşme, 2) Üreme. Duygusal birliktelik ve biyolojik üreme ayrılmaz bir bütündür — aynı anda hem duygusal birlikteliğe hem biyolojik üremeye yönelik mükemmel bir birlik.
Cinsel eylemlerde zevk önemli bir yer tutar, kadın ve erkek cinsel ilişkiden zevk almalıdır, ancak zevk ikincildir, çünkü zevk almak/vermek cinsel eylemin sonu değildir, süreç devam eder; cinsel eylemler, sadece zevk uğruna değil, daha yüksek bir amaç uğruna vardır. Cinsel zevkin doğal amacı, üreme için cinsel ilişkiye girilmesini sağlamaktır; yemek yemeğe benzetilebilir, yemek yemek zevkli olsa da doğal amacı hayatta kalmayı sağlayacak besinleri almaktır, zevk ikincildir. Cinsel eylemler, sözü edilen birleşme ve üreme amaçlarından uzaklaştırılarak, sadece cinsel zevkin kendisi için arandığında –ki, bu, cinsel eylem veya cinsel zevk kendi ötesinde hiçbir şeye işaret etmiyor demektir- ahlaki olarak düzensizdir. Elbette herkes her zaman üremek için cinsel ilişkiye girmez, insanlar üreme dışında başka nedenlerle de cinsel ilişkiye girerler ve her cinsel ilişki üremeyle sonuçlanmaz, ancak bu –örneğin sadece zevk için cinsel ilişkiye yönelmek söz konusu olsa dahi- sözü edilen birbirinden ayrılmaz iki doğal amacı dışlamaz veya yanlışlamaz, çünkü burada söz konusu olan bizim değil, doğanın amaçlarıdır. Doğanın amaçlarını analiz ederken, zevki ilk sıraya koymak, arabayı atın önüne bağlamaya benzer. Dolayısıyla –doğanın amaçları bakımdan- doğası gereği yalnızca birleştirici olan, ancak hiçbir şekilde üremeye yönelik olmayan bir cinsel eylem olmadığı gibi –insanların kişisel motivasyonları farklı olabilse de- doğası gereği sadece zevk için var olan, birleşme ve üreme amacına yönelik olmayan cinsel eylem de yoktur.[2]
Doğada ebeveyniyle cinsel ilişkiye giren hayvanların bulunması, bir insanın ebeveyniyle cinsel ilişkiye girmesini doğal ve ahlaken meşru yapmayacağı gibi, doğada –örneğin bonobolar gibi- eşcinsel ilişkiye giren hayvanların bulunması da homoseksüel eylemleri doğal ve ahlaken meşru kılmak için örnek teşkil etmez, çünkü insan, onu hayvanlardan ayıran rasyonel doğaya, dolayısıyla, insan eylemlerini yöneten, nesnel ve rasyonel olarak belirlenen ahlaki düzeni anlama/kavrama yeteneğine sahiptir. Doğal yasa, akıldan türetilir, bu yasaya “doğal” denmesinin nedeni, irrasyonel varlıkların doğasına atıfta bulunulması değil, bu yasayı buyuran aklın insan doğasına ait olmasıdır.[3] Akıl, insan eylemlerinin ilk ilkesidir ve irade aklı takip eder.[4] İnsanın, ahlakın temel ilkelerini anlaması, iyiyi-kötüyü ayırt etmesi akıl yoluyla olur. Dolayısıyla, doğal yasa, insanın iyiyi-kötüyü, doğruyu-yanlışı ayırt etmesini sağlayan orijinal ahlaki yetiyi ifade eder. Doğal yasa, rasyonel yaratığın ebedi yasaya katılımıdır[5], ahlaki seçim veya karar için bir temel oluşturur, insan davranışlarını ahlaken doğru olana yönlendirir, insanların adalet, haysiyet ve kamu yararı ilkelerini tanımalarını ve desteklemelerini sağlar, nesnel ve evrenseldir, akıl yoluyla tüm insanlar tarafından erişilebilir ve kültürel geçmişleri ne olursa olsun tüm insanlar için geçerlidir.[6]
İnsan, bir doğa yasasını çiğneyerek, nesnel ve rasyonel olarak belirlenen ahlaki düzenden ayrıldığında, açıkça sapkın olur. Sapkınlık, nesnel bir bozukluğu, doğal yasaya/ahlaki düzene aykırı arzu, eylem veya davranışları ifade eder. Bunlar arasında zina, fuhuş, pornografi, mastürbasyon, homoseksüellik ve hayvanlarla cinsel ilişkiye girmek gibi insan cinselliğinin çarpıtıldığı/kötüye kullanıldığı eylemler de yer alır. İnsanın cinsel kapasitesini, onu iyi kılan doğal amaç ya da sonlarıyla tutarlı olmayan bir biçimde kullanması, cinsel eylemi düzensiz/bozuk yapar, bu tür cinsel eylemler, ahlaken kötü eylemlerdir.
Homoseksüel eylemler, özünde düzensizdir, gerçek bir cinsel tamamlayıcılıktan uzaktır, kesinlikle üreme eğilimi taşımaz ve cinsel eylemi yaşam armağanına kapatır. Dolayısıyla, homoseksüel eylemler, doğası gereği amacı yalnızca karşı cinsten bir insanla yerine getirilebilecek birleştirici dürtünün –gerçekten iyi olan değil, görünürde iyi olan- akla uygun olmayan/uygunsuz bir nesneye yönlendirildiği eylemlerdir.[7] Koşullar ne olursa olsun, söz konusu cinsel eylemlerin ahlaki doğası ya da durumu kesinlikle değişmez.
Atilla Fikri Ergun – kolaydenemeler.substack.com
---
Dipnotlar:
[1] Catechism of the Catholic Church (Katolik Kilisesi İlmihali), III.I.I. Madde 4.I. İnsan Eylemlerinin Ahlakiliği, Ahlakın Kaynakları, 1750, 1751, 1752, 1753, 1754
[2] Edward Feser, Neo-Scholastic Essays (Neo-Skolastik Denemeler), St. Augustine’s Press, South Bend, Indiana, 2015, s. 395
[3] Catechism of the Catholic Church (Katolik Kilisesi İlmihali), III.I.III. Madde 1.I. Doğal Ahlak Yasası, 1955
[4] Aziz Thomas Aquinas, Summa Theologiae, I-II, 90, 2 ve I-II, 19, 1
[5] Aziz Thomas Aquinas, Summa Theologiae, I-II, 91, 2; Catechism of the Catholic Church (Katolik Kilisesi İlmihali), III.I.III. Madde 1.I. Doğal Ahlak Yasası, 1954
[6] Catechism of the Catholic Church (Katolik Kilisesi İlmihali), III.I.III. Madde 1.I. Doğal Ahlak Yasası, 1956, 1957, 1958, 1959
[7] Edward Feser, a.g.e., s. 396
Homoseksüel Eylemler–II
Doğru iş için doğru araç kullanmak gerekir. Örneğin, elinize bir makas alıp duvara çivi çakmayı deneyin; makasın çivi çakmak için doğru araç olmadığı açıktır, amaç ile kullanılan araç arasında uyumsuzluk vardır, makaslar çivi çakmak için yapılmamıştır. Sorun, aracın kapasitesinin ötesinde olan bir amaca ulaşmak için o aracı –yani yanlış aracı- kullanmayı seçen failde, yani sizdedir. Yanlış araç seçimi, başarısızlığın yanı sıra hem aracın hem de çevrenin ve failin zarar görmesine neden olabilir. Örneğin, televizyon kumandasıyla ceviz kırmayı deneyin, bunu sadece bir kez deneyebilirsiniz, muhtemelen kumanda dağılacağı için ikinci deneme mümkün olmayacaktır. Aynı şekilde, gaz kaçağı olup olmadığını kontrol etmek için sabun köpüğü yerine kibrit ya da çakmak kullanın, bu araç seçimi –eğer kaçak varsa- çevreyle birlikte kendi kendinize zarar vermenin “iyi” bir yolu olacaktır. Dolayısıyla, yanlış ya da uygunsuz araç seçimi, 1) Başarısızlığa, 2) Aracın zarar görmesine, 3) Çevrenin ve failin zarar görmesine yol açabilir. Kısacası, doğru iş için doğru araç seçimi, pratik açıdan olduğu kadar ahlaki açıdan da önem taşır.
Amaç iyi veya doğru ve araç veya yöntem doğru veya son derece etkili, ancak ahlaksız olabilir. Örneğin, kredi borcunuzu ödemek için çalışmak yerine bir mağazayı soymak “daha verimli” olabilir, ancak bu, doğru bir yol/yöntem değildir, amaç iyi veya doğru iken, başvurulan yol/yöntem ahlaksızdır. Araç veya yöntem doğru veya son derece etkili, ancak amaç ahlaksız olabilir. Örneğin, iş dünyasındaki rakibinizi öldürmek için, mükemmel tasarlanmış ve kusursuz çalışan bir silah doğru bir araçtır, ancak amaç ahlaksızdır. Şu sonuca varıyoruz: Ahlaki açıdan iyi veya doğru bir amaç için ahlaki açıdan sağlam ve pratik açıdan verimli bir araç veya yol/yöntem seçmek, aracı doğru şekilde kullanmak veya yöntemi doğru şekilde uygulamak gerekir. Amaç, araç veya yol/yöntem, süreç ve fail açısından bu gereklilikler karşılandığında, bütüne düzenli denebilir.
Şimdi, erkek ve kadın cinsel organları, anahtar ve kilit gibi veya fiş ve priz gibi birbirlerine tam olarak uyarlar. Cinsel organların birbiriyle uyumlu yapısına ve işlevlerine bakıldığında, cinsel uyarılmayla başlayıp orgazma ulaşılan sürecin doğal amacının, sadece/tek başına cinsel zevk olmadığı; erkek için sadece orgazma ulaşarak meniyi dışarı çıkarmak olmadığı, aynı zamanda vajinal yoldan meniyi dişinin içine boşaltmak olduğu ve dişi için de sadece orgazma ulaşmak olmadığı, vajinal yoldan meniyi içine almak olduğu açıktır. Erkek ve dişiden biri ya da her ikisi kısır olsa dahi –ki, kazara kısırdırlar- doğal amaç budur. Türün, soyun/ailenin, bir toplumun veya bir milletin/ulusun devamını sağlayan vajinal ilişki yoluyla üremedir, “doğa ana”, “evrim”, adına ne derseniz deyin, bunu böyle yapmıştır.
Şimdi, biri vajinal, diğeri anal iki cinsel ilişkiye daha yakından bakalım. Kadın ile erkek arasındaki vajinal ilişkide, karı koca, bedenlerini, kendilerine özgü ayırt edici erkek ve kadın cinsel organlarını uygun şekilde kullanırlar; ilişkileri, cinsel eylemleri, yukarıda sözü edilen doğru iş-doğru araç veya doğru iş-doğru yol/yöntem kuralına uygundur, cinsel eylemleri, onu iyi kılan doğal amaçlarıyla tutarlıdır, ilke olarak yaşam armağanına açıktır, çocuk sahibi olmayı ve çocuklarını en iyi şekilde yetiştirmeyi umabilirler. Peki, iki erkek arasındaki anal ilişki için ne söylenebilir? Bedenlerini, erkek cinsel organlarını uygun şekilde kullanıyorlar mı? Anal ilişki, doğru iş-doğru araç veya doğru iş-doğru yol/yöntem kuralına uygun mu? Dahası, iki erkek, aralarındaki bu cinsel ilişki ya da eylemden ne bekleyebilirler? Doğal olarak bir yaşam armağanı ya da çocuk sahibi olmayı bekleyemeyecekleri açıktır. O zaman ne? Rektal boşlukta yırtık? Anal kansere yatkınlığın artması? Fekal inkontinans? Rektal ağrı? Rektal kanama? Anal fistül? Rektal prolapsus? Tıbbın –son gelişmelerle- anal ilişkiyi “daha sağlıklı” hale getirdiğini varsayalım. Bu cinsel ilişki düzenli olarak mı, yoksa düzensiz/bozuk olarak mı tanımlanmalıdır? Dahası, bu iki cinsel ilişki biçimi neyi simgeleyebilir? Vajinal ilişki, hayatı/yaşamı ve verimli bir aşkı simgeler, çünkü vajinal ilişki yoluyla yeni bir insan yaşamı ortaya çıkar. Anal ilişki ise ancak çürümeyi ve ölümü temsil eder, çünkü anüs, sindirilmiş besinlerden geriye kalanın dışarı atıldığı noktadır — sindirim sisteminin sonunda/ağzın diğer ucunda yer alan açıklık; anal yoldan gerçekleşen cinsel eylemin yeni bir hayat meydana getirme olasılığı kesinlikle yoktur. Dolayısıyla, homoseksüel eylemler verimli bir aşkı da simgeleyemez.
Hiçbir entelektüel saptırma, hiçbir modern ruhban görüşü, hiçbir müfessir el çabukluğu, hiçbir “yorum” veya metin değişikliği, hiçbir bilimci çarpıtma, hiçbir kelime oyunu, anatominin gerçeklerini değiştiremez. Kâinatta hiç kimse, hiçbir şey, bir anüsü bir vajina yapamaz. Penisin anüs için/anüsün penis için doğal ve uygun olduğunu savunmak açıkça saçmadır, çünkü bunların penis-vajina/vajina-penis gibi birbiri için yapılmadığı açıktır. Cinsel uyarılma sırasında sıvı salgılayarak vajinaya ıslaklık ve kayganlık kazandıran, sürtünmeyi azaltarak penisin girişini kolaylaştıran, cinsel ilişkiyi daha rahat ve daha zevkli hale getiren Bartholin bezlerine kadar organların birbiriyle uyumlu yapısı ve işlevi, erkek ile kadın arasındaki vajinal cinsel ilişkinin tek doğal ve doğru yol olduğunu kanıtlar.
Atilla Fikri Ergun – kolaydenemeler.substack.com
Homoseksüel Eylemler–III
Sapkın yeti argümanı, yetilerimizin, rasyonel failler olan bizler için doğal olduğunu ve doğası gereği birtakım amaçlar için [bu amaçları takip edebilmemiz için] bizde var olduğunu ve yetilerimizi bu amaçlara aykırı bir şekilde kullanmanın bizim için metafiziksel olarak iyi olmasının imkânsız olduğunu savunur.[1] Argümanın detaylı savunmasını yapan filozof Edward Feser’ın resmi tarzdaki formülasyonu şöyledir:
1. Bazı F yetilerinin rasyonel bir fail olan A için doğal olduğu ve doğası gereği bazı E amaçları için var olduğu (ve A’da tam olarak E’nin peşinden gidebilmesi için var olduğu) durumlarda, A’nın F’yi E’ye aykırı bir şekilde kullanmasının iyi olması metafiziksel olarak imkânsızdır.
2. Ancak cinsel yetilerimiz doğaları gereği birleşme ve üreme amaçları için vardır ve tam da bu amaçların peşinden gidebilmemiz için bizde mevcuttur.
3. Dolayısıyla, bu yetileri birleşme ve üreme amaçlarına aykırı bir şekilde kullanmamızın bizim için iyi olması metafiziksel olarak imkânsızdır.
4. Ancak doğum kontrol eylemleri, mastürbasyon eylemleri, homoseksüel eylemler ve hayvanlarla cinsel ilişkiye girme eylemleri, cinsel yetilerimizin birleşme ve/veya üreme amaçlarına aykırı bir şekilde kullanılmasını içerir.
5. Dolayısıyla, doğum kontrol eylemleri, mastürbasyon eylemleri, homoseksüel eylemler veya hayvanlarla cinsel ilişkiye girmenin bizim için iyi olması metafiziksel olarak imkânsızdır.
6. Ancak bir eylemde bulunmak, ancak bizim için bir şekilde iyi ise ve asla iyinin gerçekleşmesini engellemiyorsa rasyonel olabilir.
7. Dolayısıyla, doğum kontrol eylemleri, mastürbasyon eylemleri, homoseksüel eylemler veya hayvanlarla cinsel ilişkiye girmek rasyonel olamaz.[2]
Şimdi, genellikle yanlış anlaşılan ve saman adam versiyonlarına/karikatürlerine saldırılan bu argümana karşı –onu çürütebilecek- iyi bir örnek yoktur; yeterince cevaplanmış olan standart veya parodi itirazlar veya karşı örnekler başarısız olur, örneğin hastalıklı organların çıkarılması/alınması, sakız çiğnemek, kulak tıkacı kullanmak, piercing taktırmak, ellerin üzerinde yürümek, ter önleyici kullanmak, tüy giderici kullanmak gibi. Bu karşı örneklerin birinci öncülü çelişkiye düşürdüğü/çürüttüğü iddia edilir, ancak söz konusu örneklerin hiçbiri, verilen cevaplarda görülebileceği gibi, doğru değildir.[3] Örneğin, kulak tıkacı kullanmak, kulakları aşırı gürültüden korur, uyumayı kolaylaştırır, dolayısıyla, doğal amaçların gerçekleşmesini kolaylaştırır. Ter önleyici ve tüy giderici kullanmakla ilgili örneklerdeki sorun ise cinsel yetilerimiz gibi bedensel bir yetiyi kullanmaya yönelik bilinçli bir eylem ile süregelen istemsiz bir fizyolojik süreç arasındaki farkın yok sayılmasıdır. Cinsel yetilerin kullanımını başlatan ve sonlandıran bireysel ve bilinçli (kasti) bir etkinlik söz konusuyken, bu yetilerin aşamalı kullanımının bir doruk noktası veya son durumu varken, terleme veya vücutta gelişen tüy örneklerinde böyle bir şey söz konusu değildir, dolayısıyla, bunların genel sonuçları –cinsel yetilerimizin doğal amaç ya da sonu için engel teşkil eden homoseksüel eylemlerin aksine- herhangi bir bireysel eylem tarafından –bu şekilde- kalıcı olarak engellenmez.[4] Kaldı ki, örneğin piercing takmak, ter önleyici kullanmak vb. gerçekten bizim için iyi olana aykırıysa, bunlardan uzak durmak iyidir. Birinci öncül, açıkça failin doğal amaç ya da sonlarının peşinden gidebilmesi için var olan, bireysel, bilinçli ve aktif olarak kullanılan yetilerden bahseder; cinsel yetilerimiz gibi bedensel bir yetimizi doğal amaç ya da sonunu bilinçli (özgürce ve kasten) ve fiilen engelleyen eylemlerin iyi olması metafiziksel olarak imkânsızdır, çünkü her biri doğal bir amaç ya da son uğruna var olan yetilerimiz bizim iyiliğimiz için vardır.
Bir yetinin birden fazla doğal amacı olabilir; bir yeti –bizim için bir şekilde iyi olduğu ve asla iyi olanın gerçekleşmesini engellemediği sürece- farklı bir amaç için kullanılabilir, örneğin kişi gösteri yapmak veya arkadaşlarını eğlendirmek için ellerinin üzerinde yürüyebilir; bir yeti hiç kullanılmayabilir, örneğin cinsel yetilerimizi kullanmak zorunda değiliz, kişi perhize girebilir veya keşiş olabilir; bir yeti her kullanıldığında bilinçli olarak doğal amacı gerçekleştirme niyeti söz konusu olmayabilir, örneğin karı koca cinsel ilişkiye girdikleri her defasında bunu üreme niyetiyle yapmayabilirler, ancak niyet bu olmasa dahi ilişki prensipte buna açıktır; bir yeti amacın ya da sonun gerçekleşmeyeceği bilindiği ya da öngörüldüğü halde kullanılabilir, örneğin karı kocadan biri ya da her ikisi kısır olabilir, bu durumda doğal amaç ya da son gerçekleşmeyecek olsa dahi –erkeğin vajinal yoldan dişinin içine boşalması/dişinin vajinal yoldan erkeğin menisini içine alması şartıyla- cinsel yetilerini kullanarak cinsel ilişkiye girebilirler; yetilerimiz bizim iyiliğimiz için var olduğundan, eğer kişiyi korumanın tek yolu buysa –örneğin hastalıklı organların alınması gibi- onu yok etmek gerekebilir… Argüman bunların hiçbirini reddetmez ve bunların hiçbiri –örneğin hamileliğe imkân tanımayan ya da izin vermeyen bilinçli ve aktif eylemler gibi- bir yetinin peşinden gitmemiz gereken doğal amaç ya da sonunu bilinçli ve aktif olarak engellemekle ya da bir yetiyi doğal amaç ya da sonundan uzaklaştırmakla aynı şey değildir.
Şimdi, homoseksüel eylemler ahlaken kabul edilemezdir, çünkü cinsel yetilerin doğal amaç ya da sonunu bilinçli ve aktif olarak engelleyecek şekilde kullanılmasını ya da cinsel yetileri doğal amaç ya da sonundan kalıcı olarak saptıracak/uzaklaştıracak şekilde kullanmayı içerirler. Kısacası, iyi olanın gerçekleşmesine engel olurlar. İki erkek veya iki kadın arasındaki cinsel ilişkinin –bu kişilerin cinsel yetileri iyi çalışır durumda olsa da- yeni bir yaşam meydana getirme imkân ve ihtimali yoktur, homoseksüel eylemlerin doğası, üreme olasılığını ortadan kaldırmaktadır. Homoseksüel eylemler, cinsel uyarılma sürecinin yanlış cinsiyetten bir kişiye yönlendirildiği, doğal amaç ya da sonun bilinçli ve aktif olarak ortadan kaldırıldığı ya da boşa çıkarıldığı eylemlerdir.
Atilla Fikri Ergun – kolaydenemeler.substack.com
---
Dipnotlar:
[1] Edward Feser, Neo-Scholastic Essays (Neo-Skolastik Denemeler), St. Augustine’s Press, South Bend, Indiana, 2015, s. 398
[2] Edward Feser, a.g.e., s. 403-404
[3] Edward Feser, a.g.e., 404-413
[4] Edward Feser, a.g.e., 407